۞إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰٓ ءَادَمَ وَنُوحٗا وَءَالَ إِبۡرَٰهِيمَ وَءَالَ عِمۡرَٰنَ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
التركية | Türkçe
Allah, Âdem aleyhisselam‘ı seçti ve meleklerini ona secde ettirdi. Nuh aleyhisselam‘ı seçti ve onu yeryüzündeki ilk resûl kıldı. İbrâhîm aleyhisselam‘ı seçti ve peygamberliği onun neslinde kalıcı kıldı. İmrân ailesini seçti ve bunları kendi zamanlarının halkına üstün kıldı.
ذُرِّيَّةَۢ بَعۡضُهَا مِنۢ بَعۡضٖۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
التركية | Türkçe
İşte isimleri zikredilmiş olan bu peygamberler ve bunların yoluna tabi olanlar var ya, bunlar Allah‘ı birlemede ve salih amel işlemede birbirlerinin soylarından gelen nesillerdir. Bunlar, faziletleri ve güzel ahlakı birbirlerine miras bırakırlar. Allah, kullarının sözlerini hakkıyla işiten ve yaptıkları amelleri hakkıyla bilendir. Bunun içindir ki O, onlardan, dilediğini tercih eder ve dilediğini seçer.
إِذۡ قَالَتِ ٱمۡرَأَتُ عِمۡرَٰنَ رَبِّ إِنِّي نَذَرۡتُ لَكَ مَا فِي بَطۡنِي مُحَرَّرٗا فَتَقَبَّلۡ مِنِّيٓۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
التركية | Türkçe
Ey Peygamber! Hatırla! Hani bir gün Meryem aleyhisselam‘ın annesi ve aynı zamanda İmrân’ın karısı, “Rabbim! Ben, karnımdakini halisane bir şekilde Senin rızan için ve her şeyden azatlı bir kul olarak Senin evine hizmet etmesi için Sana adadım. Bunu benden kabul buyur. Şüphe yok ki Sen, duamı hakkıyla işiten ve benim niyetimi hakkıyla bilensin.“ demişti.
فَلَمَّا وَضَعَتۡهَا قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي وَضَعۡتُهَآ أُنثَىٰ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا وَضَعَتۡ وَلَيۡسَ ٱلذَّكَرُ كَٱلۡأُنثَىٰۖ وَإِنِّيسَمَّيۡتُهَا مَرۡيَمَ وَإِنِّيٓ أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ
التركية | Türkçe
Hamilelik süresi tamamlanınca karnındakini doğurdu ve özür diler bir şekilde -karnında taşıdığının erkek olmasını arzuluyordu- şöyle dedi: “Ey Rabbim! Ben, onu kız doğurdum.“ Hâlbuki Allah, onun neyi doğuracağını en iyi bilendir. Onun temenni ettiği erkek, yaratılış ve güç olarak ona verilen kız gibi değildi. Sonra şöyle dedi: “Adını Meryem koydum, onu da onun soyunu da Senin rahmetinden kovulmuş olan şeytandan Sana sığındırıyorum.“ dedi.
فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٖ وَأَنۢبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنٗا وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّاۖ كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيۡهَا زَكَرِيَّا ٱلۡمِحۡرَابَ وَجَدَعِندَهَا رِزۡقٗاۖ قَالَ يَٰمَرۡيَمُ أَنَّىٰ لَكِ هَٰذَاۖ قَالَتۡ هُوَ مِنۡ عِندِ ٱللَّهِۖ إِنَّ ٱللَّهَ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٍ
التركية | Türkçe
Allah, onun bu adağını güzel bir kabulle kabul etti, onu güzel bir şekilde yetiştirdi ve onun kalbinin üzerine, kullarından salih kimselerin şefkatinden koydu. Zekeriya aleyhisselam‘ı da ona bakmakla görevlendirdi. Zekeriya ne zaman onun yanına, onun bulunduğu ibadet mahalline girse, yanında kolay elde edilmiş ve güzel yiyecek bulur ve Meryem‘e hitaben, “Ey Meryem! Sana bu rızık nereden geldi?“dediğinde Meryem cevap olarak şöyle derdi: “Bu rızık, Allah katındandır! Doğrusu Allah, dilediği kimseye hesapsız olarak bol rızık bağışlar.“
وَإِذۡ قَالَتِ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يَٰمَرۡيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰكِ وَطَهَّرَكِ وَٱصۡطَفَىٰكِ عَلَىٰ نِسَآءِ ٱلۡعَٰلَمِينَ
التركية | Türkçe
Ey Peygamber! Hani bir zamanlar meleklerin Meryem aleyhisselam‘a şöyle dediklerini hatırla: “Ey Meryem! Allah seni, senin vasıflanmış olduğun övgüye değer özellikler sebebiyle seçti. Seni eksikliklerden temizledi ve seni, yaşadığın zamandaki dünya kadınlarına üstün kıldı.“
يَٰمَرۡيَمُ ٱقۡنُتِي لِرَبِّكِ وَٱسۡجُدِي وَٱرۡكَعِي مَعَ ٱلرَّـٰكِعِينَ
التركية | Türkçe
Ey Meryem! Namazda kıyamını uzun tut! Rabbine secde et ve kullarından salih kimselerin rükû ettiği gibi rükû edenlerle birlikte rükû et.
ذَٰلِكَ مِنۡ أَنۢبَآءِ ٱلۡغَيۡبِ نُوحِيهِ إِلَيۡكَۚ وَمَا كُنتَ لَدَيۡهِمۡ إِذۡ يُلۡقُونَ أَقۡلَٰمَهُمۡ أَيُّهُمۡ يَكۡفُلُ مَرۡيَمَ وَمَا كُنتَلَدَيۡهِمۡ إِذۡ يَخۡتَصِمُونَ
التركية | Türkçe
Zekeriyya ve Meryem aleyhimesselam‘dan sana zikretmiş olduklarımız, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Ey Peygamber! O âlimler ve salih kimseler, hangisinin Meryem‘in yetiştirilmesi hakkında daha çok hak sahibi olduğu konusunu tartışırlarken sen onların yanlarında değildin. Öyle ki onlar kalemlerini koyarak kura çekmişler, Zekeriya aleyhisselam‘ın kalemi çıkmış ve kurayı kazanmıştı.
إِذۡ قَالَتِ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يَٰمَرۡيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٖ مِّنۡهُ ٱسۡمُهُ ٱلۡمَسِيحُ عِيسَى ٱبۡنُ مَرۡيَمَ وَجِيهٗا فِيٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ وَمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ
التركية | Türkçe
Ey Peygamber! Meleklerin, “Ey Meryem! Muhakkak ki Allah seni babasız bir evlat ile müjdelemektedir. O, Allah‘tan bir kelimedir“ dediklerini hatırla. Allah, ona “Ol“demiş, o da Allah‘ın izniyle bir çocuk oluvermişti. Bu çocuğun ismi “Meryemoğlu İsâ“dır. Onun dünyada ve ahirette yüce bir makamı vardır. Allah Teâlâ‘ya yakınlaştırılmış olan kimselerdendir.
وَيُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِي ٱلۡمَهۡدِ وَكَهۡلٗا وَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
التركية | Türkçe
O, insanlarla küçük bir çocukken, henüz konuşma vaktinden önce konuşacaktır. Aynı şekilde gücü ve erkekliği kemale ermiş büyük bir kişiyken de konuşmuş, dinî ve dünyevî işlerinde onların hayrına olan şeyleri haber vermiştir. Yine o, sözlerinde ve amellerinde salihtir.
قَالَتۡ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي وَلَدٞ وَلَمۡ يَمۡسَسۡنِي بَشَرٞۖ قَالَ كَذَٰلِكِ ٱللَّهُ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُۚ إِذَا قَضَىٰٓ أَمۡرٗا فَإِنَّمَايَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
التركية | Türkçe
Meryem, kocası olmaksızın bir çocuk sahibi olacağına şaşırarak şöyle dedi: “Helâl ya da haram olarak bana bir beşer yakınlaşmamışken nasıl çocuğum olabilir?“(Melek ona şöyle dedi:) İşte böyle! Allah senin için babasız bir çocuk yarattığı gibi alışılmışın ve olağanın tersine bir şekilde de istediğini yaratır. O, bir işin olmasını istediği zaman ona, “Ol” der ve o da hemen oluverir. Hiçbir şey O‘nu aciz bırakamaz.
وَيُعَلِّمُهُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَٱلتَّوۡرَىٰةَ وَٱلۡإِنجِيلَ
التركية | Türkçe
Allah ona yazmayı, doğru söz söylemeyi, söz ve amellerde başarılı olmayı öğretendir. Aynı şekilde ona Mûsâ aleyhisselam‘a indirdiği kitap olan Tevrat‘ı ve indireceği İncil‘i öğretendir.
